Ekonomik sıkıntıların biteceğini Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan açıkladı. Dün itibariyle düğmeye basıldı, er ya da geç, en son, yıl sonuna kadar ekonomik dengeler yerine oturacak. Bu durum ve tablo yaşanırken Kayseri’de bir o kadar ilginç durumlarla karşılaşıyoruz. Muhalefetin iddia ettiği gibi çok şükür :“Açlıktan yerlerde sürünen veya günlerdir aç olan” insanımız yok. Ancak kıt kanaat geçinenler var. Öğrenci okutan, aldığı sorumluluk altında zor günler yaşayan, faturalarını ödemekte zorlananlar var. Bu tablo gerçek. “Açlıktan ölen, ölmeye doğru giden kimse yok” Bu da net… Ancak tablo böyle iken fütursuzca harcama yapan insanları da görebiliyoruz. Örneğin lüks otellerde veya lüks AVM’lerde parasının hesabını bilmeyip, bir dakikada 20-30 bin TL ödeyip çıkan insanları da görüyoruz. Peki Hangisi doğru…?
BİR YANDA FATURASINI ÖDEYEMEYENLER, DİĞER YANDA FÜTURSUZCA HARCAMA YAPANLAN VAR!
Koskoca Cumhurbaşkanımız çıkıyor, gerçekleri anlatıyor!. Ekonomimizde sıkıntı var! Bunu anlıyor ve inanıyoruz. Toplumun doğrusuda bu… “Emeklilerin ve çalışanların durumunu düzelteceğiz” diyor Sayın Cumhurbaşkanımız…
Toplumun yüzde 80-90’ı da bu tablonun böyle olduğunu biliyor ona göre “ Yorganına göre ayağını uzatıyor”
Çünkü, gerçekten zor bir ekonomik süreçten geçiyoruz.
Bir diğer anlamda “Bir ekonomik savaş” yaşıyoruz.
Şimdi sokağa çıktığınızda vatandaşların çoğunluğunun iktisatlı davrandığını, her markette etiket fiyatlarına bakarak iki, üç alacaksa, bir tane aldığını görüyoruz.
Özellikle sorumluluğu olan, öğrenci okutan insanlarımızın faturalarını bile ödemekte zorluk çektiğine şahit oluyoruz.
İnsanlarımız, muhalefetin dediği gibi “Aç veya açıkta” değil.
Bir sorun yaşıyorlar, kıt kanaat geçiniyorlar, doğrudur.
Et, Süt, Peynir, Bulgur, Pirinç veya makarna fiyatları almış başını gitmiş…
Bu yıl tahmin ediyoruz. Adam akıllı bir iaşe paketinin fiyatı bin 500 TL’yi bulacak.
Gelelim bizi asıl sıkıntıya sokan kafamızı karıştıran duruma…
Emekli, işçi memur sıkıntıdan bahsederken, bir kesim ise fütursuzca harcama yapıyor.
Bir kasaba gidip kilosunu 500 veya 600 liradan 5 veya 10 kilo et birden alabiliyor.
100 gramla geçinmeye çalışan insanların önünde bu durum hiç de hoş olmuyor.
Lüks otellerde ve Lüks AVM’lerde marka ürünlere verilen paralar kimileri için bir servet…
Şimdi bir tarafta kıt kanaat geçinen çoğunluk var,
bir tarafta ise lüks içerisinde yaşayan parasının hesabını bilmeyen ve olayın enini sonunu düşünmeden harcama yapanlar var.
Sokağa bakıyorsunuz, dağ taş, sokak cadde araç dolu…
Şimdi bu ülkede ekonomik kriz yok denilse “bu tabloya göre” doğrumu dur.
Ama durum öyle hiç değil…
İnsanların alım gücünü daha iyi konuma getirmek lazım…
Zengin veya fakir ayrımı yapılmaması için toplumumuzda bir düzene, bir intizama ihtiyacımız var.
Zengin parasını fakire versin demiyorum ama zengin fütursuzca harcayınca fakirin alım gücü iyice azalıyor diyorum.
Sorunda zaten bu…!
Bugün Ayçiçek yağının fiyatı niye dengeye geldi.
Çünkü, insanlar tehlikeyi fark edip, az almaya veya almamaya başladı.
Bir taraftan fiyatlar dengeye otursun isterken, diğer taraftan malım satılıyor diyen tüccarın zam yapmaması olur mu?
Denge bence burada,
Hangisi Doğru Sorusu’nun da cevabı burada…
Toplum olarak bir ekonomik denge oluşturmalıyız!
Benzine, mazota zam geldiğinde sokakta araç sayısı azalmıyorsa, yarın belki de bir insanımız parasızlıktan çocuğunu hastaneye götüremeyecek.
Sorun bu…!
Toplum içerisinde yaşıyorsak, toplumun bir ferdi gibi davranmalıyız.
Benim param var, et isterse 1000 TL olsun alırım mantığı varsa…
Bununda vebali vardır…
Unutmayalım…!
Hiç kimse yalnız veya sorumsuz değildir.
Bir çok konuda herkes için yaşamalı, herkes için adımlar atmalıyız.
Toplum olabilmekte bunu gerektiriyor.
Yani üç beş kişinin verdiği zararı öngörüp, ona göre alış veriş yapmalıyız.
O takdirde zaten ekonomimizde düzelecek…
Asıl beklediğimiz refah seviyesine ulaşacağız.
Kalın sağlıcakla…