Biraz konuyu acarsak, varmak istediğimiz yere daha net varacağız…
“Bizler insanoğulları gözümüzün gördüğüne değil, görmediklerimize inanıyoruz!”
Aslında dinde bundan çok bahseder ve destekler…
Gördüğünü, görmede yanılma ihtimalin yüksek…
Görülmeyenlere bak. Yanılma payın düşük…
Burada Tapduk Emre ile Yunus Emre’nin bir kıssasını anlatırsam konuyu biraz daha netleştirmiş olurum!
Yunus Emre, kadı iken bir cinayeti gözüyle görür… Zanlı şahsı yakalatır ancak buna Tapduk Emre karşı çıkar…
Gözünle gördüğüne değil, görmediklerine inan der…
Yunus Emre karşı çıkar….
“Ben gördüklerime inanırım!” der…
Tapduk Emre ise “Bizde görmediklerimize inanırız” der ve ekler “ Mesala aklını görüyormusun… Allah’ı görüyormusun? Ama ikisine de katı inanıyorsun… Varlar demi” der…
Bir süre sonra katil diye cezaevine atılan şahsa çok benzer bir şahıs Pazar yerinde yakalanır ve gerçek katilin içeride yatan değil, dışarıda gezen şahıs olduğu ortaya çıkar ve bu kıssa tarih boyunca çok büyük önem kazanır…
Günümüzde de geçerliliği yüksek bir kıssa…
Şimdi kriminal labaratuvarlarda delillerden suçlu bulunuyor…
Bilimde Tapduk Emre’nin yıllar önce söylediği sözü doğrulamaya başladı…
Gelelim günümüze uyarlanan fikirsel anlamda “Yeni yıl ve yeni düşünmeye”
Bir toplu taşıma aracı sürücüsü tüm sınavları geçiyor ve şoför koltuğuna oturup maaş almaya başlıyor.
Adam görünürde, bir iş için tüm işlevsellikleri sağlıyor; ancak bir yaşlıyı görünce durakta durmuyor basıp gidiyor…
Asıl yapması gereken “İnsanlık noktasında” şeyi yapmıyor…
İşinde başarılı, kanunen de haklı çıkıyor ama görünmeyen tarafta berbat… Ve haksız…
Bunu ispat etmekte zor ve güç olduğu için toplumda yavaş yavaş çöküşler başlıyor…
İşte liyakat dediğimiz şeyde burada başlıyor…
Ehil ve vicdanlı insanlar…
Bunu sağlayamadığımız için toplum olarak ileri gidemiyoruz…
Her gün gerginlik yaşıyoruz…
Bir şeyleri hazmedemiyoruz, biz haklıyız ama hep haksız çıkıyoruz…
Adaletsizlikten bahsediyoruz…
Çünkü işini yapması gerekenler, görünmeyen alanlarda intikamını bu toplumdan çıkarıyor…
Bunu da ispat edemediğimiz için geriliyoruz…
Bu nedenle görünmeyenlere inanmak ve bu tezi güçlendirmek için devlet olarak ta bir şeyler yapmamız lazım…
İşini bilen, aynı zamanda adam olabilecek insanların bir yerlere getirilmesi hususunu önemsiyorum…
O zaman kanunlarda, yaşantılarda güzelleşecektir…
Ne demiş Tapduk Emre; “ Elini kır, ayağını kır, ama gönül kırma”
Bütün devlet daireleri dahil tüm işyerlerinde bu tezi uygulamaz isek, görünmeyen gerçekle karşı karşıya kalacağız…
Her gün kaos, her gün kaos devam edip gidecek…
Mutsuz ve adalete güveni olmayan insanlar topluluğu üreteceğiz.
Bence ülkemizin de, toplumumuzun da kurtuluşu bunda…
Kalın sağlıcakla…