Bu seçimlerde birazda İstanbul ve Ankara adaylarının yapısından mı kaynaklandı projeler hep genel, ama seçimler yerel oldu.
Örneğin emeklilere zam veya yardım, öğrenciye yardım, et fiyatlarının düşürülmesi, hızlı tren, metro hattı, kentsel dönüşüm ve birçok proje aslında bir anlamda hükümet olma yarışının da bir ölçüsü oldu.
Baktığınız takdirde birçok seçim çalışmaları afişlerinde de genel başkanların tek resimlerini görebiliyorsunuz.
Bu birazda hükümet olma, birlikte yürüme veya yarımı tamamlama şeklinde devam eden bir sürece dönüştü.
Aslında herkesin tek isteği var yaşanılabilir, bir kent olması.
Tabii ki buda yaşanılabilir bir ülke olmadan geçiyor.
Kimin haklı kimin haksız olduğundan ziyade adeta bir oy avcılığına dönüşen seçimlerde vatandaşın neye oy vereceğini kestiremeyenler kendince formüller üretiyorlar.
Emekliye beklenen zammı vermeyen hükümetin bu durumda oyu kayıp edip etmeyeceği sorgulanırken, bazen de tersine sonuçlar alındığının görülmesi sistemi de, yerel seçim kampanyasının dışında genel seçim kampanyasına dönüştürebiliyor.
Tüm bunların ardından 31 Martta nasıl bir sonuç alınacağı yönünde ortaya atılan anketlerde sanki bir algı operasyonu yaparcasına vatandaşın kafasını karıştırıyor.
Aynı gürültü kirliliği veya görüntü kirliliği gibi…
Anketlerde genel bakış anketiyle yola çıkarken, yerel hesaplara uymayan sonuçlarla karşımıza çıkıyor.
Bir ankette yüzde 50’leri bulan sonuçlar diğer ankette yüzde 5’lere gerilemiş görününce, hele hele bu ortamda anketlerinde tahminleri doğru yöneltme durumunun olmadığını anlayabiliyoruz.
Sonuç olarak seçim yerel olsun, genel olsun artık kavramsal olarak ta ayrılmaz duruma geldi.
Bugün bir belediyenin kaybedilmesi iktidarında kaybetmesi anlamı taşıdığı için yerel seçim çalışmalarında genel seçim kampanyalarının, projelerinin ortaya sürülmesi gayet doğal…
Burada iki sonuç değer kazanıyor…
Birisi genel seçim öncesi yerel seçimler bir idman sahası olacak.
Yani yakında bir genel seçime daha işaret fişeği mi yakılıyor.
İkincisi ise vatandaşın cebine ne girecek.
Bu kadar pahalılığın olduğu ortamda yerel yöneticilerin etkisinin ne kadar kuvvetli olduğunu vatandaş yakından görecek.
Bu da yeni bir açılımı yanında getirecek.
Sanki eyalet sistemi gibi…
Hükümetten, iktidardan istediğini alamayan belediye başkanlarının yaptığı projeler ve ayırdığı mali kaynaklar bir belediyenin bu kadar güçlü olabileceğini gösterdi.
Sonuç olarak seçimin yereli ve geneli olmuyor.
Artık yarışın adı değişti.
Bir belediyeyi kazanan bir iktidarda olabiliyor.
Seçimler yerel, sorunlar genel…
Aslında çözümde genel olmalı, seçimde…
Kalın sağlıcakla…