Kayseri Ekspres Haber
HV
30 NİSAN Salı 01:00
Advert Advert Advert

TAHAMMÜLSÜZLÜK HAD SAFHADA!

GÜLŞAH ÜNSAL
GÜLŞAH ÜNSAL
Giriş Tarihi : 12-04-2024 19:04

 

Yeni bir günden hepinize merhaba sevgili okuyucularımız.
 Hani yazılarda giriş gelişme ve sonuç bölümleri olur ya...
İşte ben giriş  bölümü olmadan konu ve dolayısı ile yazıma bodoslama girmek istiyorum.  
Konumuz malumunuz başlıktan da anlaşılacağı üzere İnsanların tahammül sınırları!
Bizler yaratılış olarak farklı psikolojide ve olaylara farklı tepkiler verebilen birbirinden çeşitli yapıya sahip insanlarız. Zamanın koşulları,  hayatın getirileri , içinde bulunan zorlu süreçler tahammül sınırlarımızı fazlası ile zorluyor olabilir. Bunda eminim ki bir çoğumuz hemfikir olabiliriz. Yalnız bir konuda ki düşüncem ile  birçoğunuzdan ayrışarak bu etkenlerin geçerli bir sebep olmayacağı tezini savunacağım.
Şöyle ki...
Evet hepimiz bu gemide yolculuk ediyoruz orası aşikar. Hepimizin bir hayatı, hayatın içinde yaşadığı zorluklar, geçirdiği travmalar,  atlattığı badireler var. Herkesin yaşadığı dertler, sıkıntılar muhakkak ki kendince  büyük.  Buraya kadar sizinle aynı düşünce de olabilirim. Benim düşünce olarak ayrıştığım nokta ise bundan sonra başlıyor. 

 Tahammül neydi, önce  onu kısaca anımsayalım mı?

İki farklı anlam ifadesi içermek ile birlikte  ben size bizi ilgilendiren kısmının açıklamasını yapayım. 

"Olumsuz,  zor,  kötü durumlara karşı dayanma gücü!" anlamını taşımaktadır.
 
Gelelim savunduğum teze...
Bizler yaşadığımız olayların arkasına sığınarak içimizdekileri fütursuzca kusuyoruz. "Benim yaşadığım şeyler kolay değil!" ile başlayan ve buna benzer cümleleri etrafınızda sıkça duyuyorsunuzdur. İnanın herkesin kendince yaşadığı travmatik birçok olay var. Müsama göstermek, idrakli olmak, empati yapıp , hoşgörülü olmaya çalışmak başlı başına bir erdem.  Ben de size yaşadığım olayları bir anlatsam "Bu yaşına bu kadar şeyi nasıl sığdırdın? Dışarıdan öyle görünmüyorsun!" diyebilirsiniz. Az buz şeyler değil emin olun. 
Neyse...
Tahammülün en etken durumu nasıl bir insan olmak İstemeniz ile ilgili...
İyiliği seçen iyilik üzerine yolunu çiziyor,  kötülüğe meyleden ise o yoldan gidiyor. Yani işin özü inancınız ve sizsiniz. 

Kısaca birkaç örnek ile bunu açıklamak istiyorum. Diyelim semt pazarındasınız o yoğun hareketlilik ve kalabalıkta birisi istemeden pazar arabasını ayağınızın üzerinden geçiriyor. Eminim ki birçoğunuz büyük bir tepki verir,  belki de hakaret boyutunda söylemlerde bulunurdunuz. Diğer bir örnek; yolda gidiyorsunuz su birikintisi var,  oradan geçen araç yavaşlamasına rağmen  üzerinize su sıçrattı. Peki buna tepkiniz ne olurdu? Hadi bir örnek daha verelim.  Diyelim uyuyorsunuz apartman zilinde  teknik bir sıkıntı oluşmasından sebebiyet ile basılan dairenin değil de sizin ziliniz çaldı.  O tatlı uykunuzdan uyandınız. Bunda nasıl bir tepki verirsiniz?
Eminim ki çoğunuz öfke ve hiddet ile ağır söylemlerde bulunarak işin boyutunu büyütürdünüz. Azınlık bir kısım ise "Olur canım böyle şeyler , insanlık hali, o kişinin de elinde olmayan sebeplerden!" diyerek ılımlı bir yaklaşımda bulunurdu. Hangi tarafın  hüsnüzan ederek, iyiliği seçtiği ortada değil mi?
"Elinde olmadan yaşandı, olur canım böyle şeyler!" diyen kişi kimbilir ne sıkıntılar,  ne sorunlar içinde boğuşur iken  hoşgörülü davrandı.
Demek ki  neymiş? "tahammül" sadece erdem meselesiymiş. 
Kimse o sebebin bu sebebin arkasına sığınarak kendince bahaneler üretip, verdiği büyük gereksiz tepkilerden haklılık payı çıkartmasın.
İyiliği kılavuz alan kişi empati yapabilen , olumsuz durumlarda bile üslubu ile haklılığını savunan kişidir. 
Tahammül etmek,  tahammüllü olmaya çalışmak özverili iştir vesselam. Bunun için gerekli olan; Biraz inanç,  biraz empati,  biraz hoşgörü...

İnanın bana yaşamın bu zorlu şartlarından dolayı hepimiz burnumuzdan soluyoruz. Hepimiz patlamaya hazır pimi çekilmiş bomba gibiyiz.
Trafikte tahammülsüz,  sırada tahammülsüz, en basit şeylerde bile tahammülsüzüz! 
Yayaya yanan yeşil ışıkta, destekle yürümek zorunda olan birinin geçmesini bekleyemeyecek kadar tahammülsüz olduk. O insan geçebilse zaten geçecek! Araçlara yeşil yandı haydi hoopp klakson!

Patlama be adam!
Aahh ah!

Başka bir yazımda attığım bir başlık vardı;
"BEN BU DEVRİ SEVEMEDİM!"

Beni bu bağnazlık,  bu usulsüzlükler, bencilleşen insanlar, empati olgusundan uzak olanlar hakikaten çok yoruyor. 
İnce düşünmek,  incitmemek adına gösterilen çaba, empati hissi, tek kişinin verdiği mucadele de maalesef ki sonuç vermiyor. Tek başımıza bir şeylerin gayretinde olmakta üzgünüm ki yetersiz kalıyoruz. Bir akım gibi,  bedenden bedene,  ruhtan ruha keşke geçebilse  bu iyilik hareketi...

Başından beri dedik ya hani..
"Hepimiz bu geminin yolcusuyuz!" diye...  
Gemide hepimiz gidiyoruz dostlar!

Bu geminin içinde; ya sağ salim limana varacağız ya da alabora olan geminin içinde okyanusun soğuk sularında boğulacağız! 

Seçimleriniz,  ne istediğiniz ve gayretiniz ile nihayete  ereceğiz! 

Şimdi size soruyorum!

Olmak istediğiniz yer neresi...?

YORUMLAR