F. Yılmaz ALTUNÖZ
Soylu bir duruşa sahip olmak ve bunu sürekli kılmak mümkün değildir. Herkese de nasip olmaz. 12 Eylül’ün üzerinden 7-8 yıl geçmişti. Darbenin kara bulutları varlığını sürdürürken İslami bir yaşam biçimini idealize eden 5 arkadaştan biriydi Osman Soylu. Amelsiz ama Anadolu’nun sunduğu saf bir iman sahibi. Bir vesile sahibini harekete geçiren bir iman.
Önce Kur’an-ı Kerimle tanıştı ve arkadaşlarıyla ciddi bir okuma yaptı. Sure ezberleri ve tefsir dersleri. Fıkıh ve İslam tarihi dersleri. Siyasi ümmet bilinci okumaları yaptı. Değişti ve değiştirmek için yaşadı. 1995 yılında “Mirac İslami yükselişin adı” adıyla 5 yıl sürecek bir dergini yayım hayatına geçmesinde katkıda bulundu. Yazılar yazdı. İnsani yardım faaliyetlerinde rol aldı. Yüzlerce ihtiyaç sahibinin yüzünü güldürdü.
Düşüncesi ve yaşayışı kararlıydı. Silahlı kuvvetler bünyesinde çalışmasına rağmen yaşayışından taviz vermedi. Cumhuriyet yemeklerine ve törenlerine katılmadı. Mirac Kültür Derneği ve Çorakçı Vakfının kurulmasında rol aldı. Dili, milliyeti ve coğrafyası farklıda olsa tüm Müslümanları sevdi. Yanık bir sesi vardı. Arkasında namaz kılmaktan çok zevk alırdım.
Sigara içerdi bırakmak istedi ama başaramadı. Ve akciğer kanserine yenik düştü. 12 Temmuz cumartesi günü dünya sürgününü tamamladı. Ve rabbiyle buluştu. Allah rahmet eylesin.
Soylu bir duruşu vardı Osman Soylu’nun. Öyle ya İslami mücadele soylu insanları vasfıdır.



















