Müslümanı rabbine götüren, onunla buluşturan birçok yol/vesile vardır. Namaz bu yolun öncülerindendir. Beş vakit namaz. Vitir namazı. Cuma namazı. Bayram namazları. Teheccüd namazı. Nafile namazlar. Ve teravih namazları. Farz ibadetler. Vacip ibadetler. Nafile ibadetler. Yol Ona çıksın hangisi olursa olsun. Rahman ve rahim olanın, Vedud sevgili ismini kuşanmak; ona vasıl olmak; varlık nedenimiz olmalıdır. Tüm namazlar bir eylemdir. Öncelikle Allah’ı birlemek. Allah’ı yüceltmek. Çünkü secde bunu anlatır. Ve her namazın vakti ve konumu gereği ayrıca bir mesajı vardır. Cuma namazı ile bayram namazlarının toplumsal ve küresel bir mesajı varken; teravih namazının içsel ve özlem dolu bir mesajı vardır. Ve sadece ramazana ait bir namazdır. Beş vakit namaz günün kimliğini ifade ederken, günü Müslüman kılarken; Cuma namazı haftanın; bayram namazları yılın Müslümanca kimliğini ifade etmektedir. Teravih namazı ise ramazan ayının ve gecenin kimliğini anlatır; kılana ve topluma.
Oruç tutarak iftar sevincini yaşayan kimseler; teravih tutkusuyla; tatlı bir telaşla iftarlarını bitirirler. Orucun verdiği bir huzurla akşam namazının kılınması; ötelere yapılacak bir yolculuğun başlangıcıdır. Yönelmek ve tövbe ederek yönelmek anlamına gelen; evvabin namazıyla haz yolculuğu yüklenerek devam eder. “Sözlükte “rahatlatmak, dinlendirmek” anlamındaki terviha kelimesinin çoğulu olan teravih ramazan ayına ait olmak üzere yatsı namazından sonra kılınan namazı ifade eder. Hadislerde “kıyâmü şehri ramazan” (ramazan ayının namazı) veya “ihyâ’ü leyâlî ramazan” (ramazan gecelerinin ihyası) diye anılan bu namaza dört rekâtta bir dinlenme amacıyla biraz oturulduğundan (terviha) teravih denmiştir.” Son nebi (sav) “Ramazan ayını inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek ihya eden kimsenin geçmiş günahları bağışlanır” diriltici sözüyle özellikle gece ibadetlerinin ve teravih namazının rolüne dikkat çekilmiştir.
İftar ve akşam namazı ile başlayan lahuti yolculuk, teravih namazıyla taçlanarak devam eder. Göklerden meleklerin inerek, yeryüzünün mescide dönüştürülerek saf saf kılınan namazdır; teravih. Bir muhabbet karılmıştır içine teravih namazının. Usanmak yok aşk var. Aşkın katlanarak devamı var. Bir söyleşi var sevgiliyle. Usanmak yok. Yoruldun mu? Terk etmek yok. Biraz dinlen. Ve kaldığın yerden devam et. Muhabbet sahur vaktine kadar devam eder mi? Evet. Hatta teravih arkasından teheccüd namazı. Mecnun leylanın kapsında beklediği gibi. Leyla açsa da kapıyı, mecnun dünyaya değer, ömre bedel bir çift gözü görse. Adeta şöyle; aşka gelir göklerin (rahmet) kapısına, Allahuekber diyerek tıklatır kapıyı. Ellerini bağlar ve över/hamd eder kapının sahibine. Bekler kapı açılsın diye. Euzu besmele getirir. Şeytan ve dostlarından uzak, kendisine yakın olduğunu söyler. Beklemeye devam eder ayakta. Fatiha suresini okur, yetmedi arkasından zammı/ilave sure okur. Açılmadı mı? Kapı! Allahuekber/sen büyüksün Allah’ım der ve eğilir onun önünde, rükû ya gider. En güzel sözleri söyler. Kapı açılsın diye. Başını kaldırır ayağa dikilir ve seslenir; benim sözümü/hamdimi işittin sen der. Kapı açılsın diye. Bir daha Allahuekber der secdeye gider. Ve yine en güzel sözleri söyler. Başını kaldırır bakar/secdeden doğrulur. Kapı açılmadı mı? Tekrar bedenini en onurlu, en şerefli yerini alnını yere bir kez daha koyar. Ve dünyanın en güzel sözlerini üç defa daha söyler; subhane rabbiy-el ala. Başını kaldırır rahmet kapısı açıldı mı? Diye ve böylece kıyam, rükû, secde ve oturuşlar devam eder, usanmadan bıkmadan. Büyük bir heyecan ve aşk ile. Titreyen dudaklara gözyaşları eşlik eder. Ve göklerin kapısı açılır bekleyenlere. Teravih namazları göklere dayanan secde basamakları olan bir merdiven adeta. Geceler onunla taçlanır. Ve secde basamakları ona götürür.
Evet! O’na götürür.
Siz! O merdivenlerden çıkmadınız mı?