Ölümün saati yok. Yanınızdaki kişiye değer verin; kırmayın onu. Durup, durup sevdiğinizi söyleyin, özel hissettirin. En ufak bir şeyde bitti demeyin, ağlatmayın, üzmeyin. Neden mi?
Çünkü ölümün saati yok. Doğan Cüceloğlu
Kalp krizleri, panik ataklar, beyin kanamaları, psikolojik rahatsızlıklar, depremler, trafik kazaları bu ve buna benzer sebeplerin vesilesi ile bir gün tahta ata yani tabuta binip, omuzlar üstünde gelip, musalla taşında ki bir namazlık saltanatın ardından sessiz sedasız, fani aleme veda edip, ahirete intikal edeceğiz hepimiz.
Bazı insanların mal mülk, makam mevki, para pul gözünü kör, kulağını sağır etmiş! Merhametini, vicdanını alıp kilitli sandıklara saklatmış! Varsa yoksa kendi kişisel menfaatleri, başka kimsenin hali umurlarında da değil.
Ne yaktıkları canın, ne kırdıkları kalbin, ne de ağlattıkları gözün hiçbir şekilde farkında bile değiller. Bilseler bilmezden, görseler görmezden geliyorlar. Suçluluk psikolojisine bürünmüş, sürekli kendini aklama derdindeler. Ve bu dünyada tek düşünceleri var, oda sadece ben ben ben başka bir şey bildikleri de yok!
Bu dünyada herşey boş, ağızların tadını kaçıran ölüm var ölüm, ben yine hatırlatayım, o ölüm ki ne genç dinliyor, ne yaşlı. Ne zengin diyor, ne de fakir. Ansızın gelip, bir anda alıp gidiyor işte... Çünkü her şey bir gün bitmek üzere başlıyor.
Bu hayatta ne kadar yaşarsan yaşa, ne kadar paran olursa olsun, istersen en üst mertebelerde ol! Bunların hiç bir önemi yok!
Öldüğü zaman insanların ne kadar kolay unutabileceklerini görseydi kişiler, belki de dünyaya bu kadar bağlanmazlardı...
Bu dünyada elinde olan imkanların ile kendini bulunmaz hint kumaşı sanıp, etrafa üst perdeden baksanda, ölümün herkesi eşitlediği gerçeğinden kaçamazsın. Dünya hayatın sona erdiği anda, sende benimle aynı muameleyi göreceksin.
Hepimizin gireceği yer 1 metrelik bir mezar, götüreceğimiz ise bir top kefen oda kısmet olursa, onun haricinde ne senin benden üstünlüğün var, ne de benim senden!
Hiç öldüğünüzü düşündünüz mü? Bunu gün içinde hiç hayal ettiniz mi? Mesela şimdi burada desem ki Selda Avcı bilmem ne sebepten dolayı öldü! Nasıl bilirdiniz? Haklarınızı helal eder misiniz? İşte mühim olan bu sorulara verilen cevaplardır. Geri kalan herşey bomboş bir dünyanın avuntusudur.