Aile içinde bile “biz” diyemeyenlerin sonu bu… Bir siyasi parti veya kurum, kuruluş olsun eğer “Biz” diyemiyorsanız, sonunuz hüsran, çöküşünüz hızlı olur… Buna son günlerde en iyi örneği İyi Parti’den verebiliriz… Bakın koca parti bir yılda ne hale geldi.
“Ben” kelimesi dinimizde de büyük sıkıntı oluşturan bir durum… O nedenle ne iş yaparsanız yapın, “Ben”’den çıkmak, “Biz” olabilmek önemli…
Mesela, Ak Parti veya MHP’de fevri yani “Ben” durumunu görebilirmisiniz.? Göremezsiniz…! Parti vardır, lider vardır, partili vardır ve hepsi “Biz” der…
Başarıda böyle gelir…
Zaten toplumda, “Ben” diyenleri hemen rafa kaldırır, “Biz” diyebilenlerin büyüklüğünü anlar ve destek verir….
Bu durum sadece siyasi partiler için değil, aile, iş hayatı ve hatta toplumda geçerlidir.
Hal böyle iken son dönemde, İyi Parti’nin ne hale geldiğini hepimiz görebiliyoruz.
Yüzde 15’leri yakaladığı dönemleri taşıyamayan ve “Ben” kavramı üzerinde ısrarla duran Genel Başkan Meral Akşener’in partisinin geldiği ve içinde kaldığı durum ortada…
Öncelikle seçimi kaybetmenin ardından Kemal Kılıçdaroğlu’na kılıç kaldıran Akşener, durumu toparlamak yerine daha da içinden çıkılmaz hal alınmasına neden oldu.
Şimdide çöküşün, düşüsün ve bitişin faturasını dış güçlere çıkarmaya başladı.
En yakınındakilerle bile “Ben” kavgasına tutuşan ve toplu istifaların önünü açan İyi Parti’de bir başkanın çöküşünü görüyoruz…
İyi Parti’de hiçbir şey “ İyi gitmiyor”
Neden?
Çünkü, toparlayıcı, “Biz” diyen bir otorite yok, “Bu partiyi ben kurdum, benim diyen” bir başkanın ısrarı bir çöküşü de beraberinde getirdi.
Bir dönemler yüzde 15’leri zorlayan İyi Parti “Ben, Sen Kavgası” neticesinde tükenme noktasına geldi. Yüzde 1’lere geriledi.
Teşkilatlar tek tek havlu atıyor, istifalar ard arda gelmeye başladı.
Her şey masadan kalmak veya masaya geri oturmakla başladı.
Bir süreç öyle kötü yöneltildi ki, hükümetin alternatifi olarak gösterilen bir parti yok olma yoluna doğru hızla ilerlemeye başladı.
İyi Parti’de anlaşılan o ki, Genel Başkan Meral Akşener istifa etmeden düzelme olmayacak!
Bunu da söyleyen işleyen veya anlatan yok…
Gidişat hiç iyi değil…
Tabii ki kötü giden bir şeyi eleştirmek en kolay şey ancak burada tablo net…!
An itibariyle anketler dünün alternatifi olan partinin bu gün nasıl yok olduğunu ortaya matematiksel olarak koyuyor…
İyi Parti seçime tek başına girecekmiş…
Bugünden itibaren Kayseri’de bir karşılığının olmadığını düşünüyorum…
Ve hatta İstanbul ve Ankara’yı da kaybettiler.
Duruşunu koruyan ve her zaman “Ben” değil, “ Biz” diyen Cumhur İttifakı’na şimdiden İstanbul ve Ankara hayırlı olsun… Zaten Kayseri’de Ak Parti’nin Cumhur İttifakı’nın adayı vardı, o devam eder…
İyi Parti’nin olumsuz siyaseti sadece kendini değil, yol yürüdüğü arkadaşları ve ana muhalefeti de derinden güç kaybına soktu.
Bunu seçmelerde görüyor…
Güven daldaki kuş gibidir… “Bir tak sesini duydumu dalda hiçbir kuş kalmaz misali…”
Seçmenin kafasında başta İyİ Parti olmak üzere muhalefete an itibariyle ciddi güven sorunu oluşmaya başladı.
Bunu çözmek zaman alacak…
Ancak seçimler ne getirir bilmiyorum…
Sonuç itibariyle siyaset matematiği İyi Parti ve muhalefetin sağlam adımlar atamadığını gösteriyor…
31 Mart’ta Cumhur İttifakı yeniden kazanır, bu siyaset matematiğine dayanan bir şey…
Her şeyde ortada…
Eğer muhalefet alırsa bu herkese çok çok sürpriz olur…
Sürprizlerde bir milyonda bir yaşanır…
Ne diyelim bu da bizim fikrimiz katılan katılır, katılmayan “Ben” demeye devam eder…
O zamanda bir başkanın çöküşü asla durdurulamaz…
Bakalım, görelim…
Siyasette son bir hafta bile çok uzun bir zaman…
Ne yaşayacağız, neler söyleyeceğiz!
Kalın Sağlıcakla…