Filistin devlet! başkanı Mahmut Abbas Çin ziyaretinde kabulü asla mümkün olmayan/olamayacak bir açıklamaya imza attı. Abbas, “Bazılarının gündeme getirdiği Uygur meselesi bir insan hakları meselesi değildir. Bu, Çin’in terörizm, aşırılık ve ayrılıkçılıkla mücadelesidir. Filistin hükümeti Çin’in bu mücadelesini her zaman destekliyor. Filistin her zaman Çin’e inandı. Çin’in daima adaleti yerine getireceğine inanıyoruz.” dedi.
Filistin üzerine tam 126 yıldır aralıksız yazıyor ve konuşuyoruz. Filistin işgal altındadır. Filistin’de en iyi Filistinli ölü Filistinlidir. Filistin’de zulüm ve işkence vardır. Filistin’de yıkım vardır. Filistin’de katliam vardır. Filistin tehcir, katliam ve soykırım ülkesidir. Filistin’de katil İsrail işgalcidir. Filistin’de yalnızca yetişkinler değil çocuklarda öldürülür. Filistin’de Filistinlilerin yalnızca evleri değil, kümesleri ve kömürlükleri de yıkılır. Filistin’de Filistinliler terörist değil özgürlük savaşçılarıdır. Filistin Filistinlilerindir, İsrail katil ve işgalcidir.
Filistin’de doğmayan ve dedeleri bu topraklarda doğmamış ve daha sonraları dünyanın değişik bölgelerinden gelerek Filistin topraklarında yerleşen tüm Yahudiler; geldikleri ülkelere geri gönderilmelidir. Filistin’den sürgüne gönderilen tüm Filistinliler ülkelerine geri dönmelidir. 126 yıldır Filistin’de suç işleyen tüm İsrailliler, mezarlarda dahi olsalar adalet karşısına çıkarılarak yargılanmalı ve cezalandırılmalıdırlar. Bağımsız ve özgür Filistin Devleti kurulmalıdır…
Yani Filistin üzerine kullanılacak harf, yazılacak kelime ve kurulacak cümle kalmadı. Tükendi. En yüksek perdeden yazıldı bağırıldı “Filistin’de toprak hırsızları var. Filistin’de özgürlük hırsızları var. Filistin’de katiller var.” Yani başta Müslümanlar ve vicdan sahibi diğer dünya milletleri hep Filistin’in yanında oldular. Daha doğru bir ifadeyle hakkın ve adaletin yanında oldular. Hakkı hak sahiplerine iade edilmesini istediler.
Ancak Mahmud Abbas kendi ülkesinde; zulme ve katliama bizzat tanıklık eden Abbas; hakkın, adaletin ve özgürlüğün yanında durmadı. Sessiz kalarak ta olsa Doğu Türkistanlıların yanında olmadı. Kendi halkı için istediği özgürlüğü, Doğu Türkistanlılara çok gördü. Zalimlerden yana oldu. Hakkın önünde değil zulmün önünde baş eğdi.
Şimdi Filistin davası Türkiye kamuoyuna nasıl anlatılacak. “Araplar bizi arkadan vurdu” sözleri hala tazeliğini korurken; Mahmud Abbas’ın bu davranışı, bu iddiayı doğrulayan bir tutum değil midir? Türkiye halkı ve devletiyle birlikte Filistin’in yanında olmayı sürdürürken; Abbas’ın Türkiye ile dindaş ve soydaş olan; Doğu Türkistan’a yönelik kahreden tavrı Türkiye kamuoyuna ve diğer milletlere nasıl izah edilecektir.
Türkiye’de başta Kudüs ve Filistin dernekleri olmak üzere; Sivil Toplum Örgütleri, yapılan yanlışlığı yazlı ve sözlü olarak; Mahmud Abbas’a iletmelidir. Abbas ya Türkiye’ye çağırılmalı ya da Türkiye’den STK’ları ve kamuoyunu temsilen; Filistin’e gidilerek Abbas’tan bir açıklama istenmelidir.
Aksi takdirde Kudüs ve Filistin davası yalnız ve sahipsiz kalmaya mahkûm edilecektir.
Bağımsız Doğu Türkistan.
Bağımsız Filistin.
