“Sizin en hayırlınız Kur’an’ı Öğrenen ve Öğretendir” buyurur son nebi Hz. Muhammed (sav). Söz doğru olduğu gibi elbette sözün sahibi daha da doğru ve güvenilir. Ama bu sözün yani hadisin muhatapları açısından; sözün/hadisin karşılık bulması ve uygulanır olması da bir o kadar önem arz eder.
“Hayırlılardan olmak, en hayırlılardan olmak” kim istemez ki! Her kes ister. Ancak o makam bir şarta bağlı; Kur’an ehli olmak. Kur’an’a gönül vermek. Kur’an’ı başka şeylere tercih etmek. Kur’an’a zaman vermek. Kur’an’a ömür vermek. Yaşayan Kur’an olmak.
“En hayırlılardan olmak” temenni ile temennilerle mümkün değildir. “Lafla peynir gemisinin yürüdüğünü” hiç kimse iddia etmez/edemez. O hal; emek ister, ter ister, gözyaşı ister, şehadet kanı ister, mevki ister, makam ister, aşk ister, sevda ister. İman ve güven ister. Kur’an’ı anlamada ve yaşamada Hz. Peygamberi öğretmen ister.
Okunmayan kitap anlaşılmaz. İtaat edilmeyen kitap anlaşılmaz. Kur’an’ı Kerim muhataplarından ayetlerinin anlaşılmasını ister. Bir de hayatlarına müdahil olmayı ister. Hele ahlak ve adalet anlayışlarını ve uygulamalarını ister. Anlaşılmayan, dinlenilmeyen, söz sahibi kılınmayan, otorite kabul edilmeyen, kuru kuruya saygı gösterilen bir kitap olmayı asla istemez.
Yani Kur’an seni ister. Kalbini ister. Zihnini ister. Kızını ister. Oğlunu ister. Gelinini ister. Damadını ister. Eşini ister. İşini ister. Aşını ister. Çobanını ister, bakanını ister, Cumhurbaşkanını ister. Ana kitap olmayı ister.
8 Eylül akşamı, Talas Paraşüt Alanına ayetler indi. Bir kez daha melekler ve davetliler Kur’an ziyafetinde/sofrasında hazır bulundular. Ve bu defa Paraşüt Alanı başka şeylere değil; Kur’an ayetlerine şahitlik etti. Müthiş bir şey. Muhteşem bir şey. Kur’an’ı hayatımıza şahit kılmak.
Bu şahitliğe vesile olan herkese; başta Talas Belediye Başkanı Sayın Mustafa Yalçın olmak üzere; emeği geçen ve orada bulunan herkes; teşekkürleri ve övgüyü hak ediyor.
Kur’an ziyafeti. Anlaşılan ve yaşanılan Kur’an. Her şeyden değerli olan; O
