Hayat mücadelesinin daha da zorlaştığı, aslanın ağzında olan lokmanın midesine indiği şu günümüzde; bomba gibi bir "merhaba"diyebilmeyi inanın çok isterdim.
Bomba gibi fiyatların karşısında zavallı kalan asgari ücretli bir ülkede güne zımba gibi başlamak mümkün mü?
Önceki gün 4,5 TL' olan somun ekmeği 6,5 TL'den alan bir ülkenin halkı güne nasıl başlarsa öyle başlıyoruz işte...
Gündemi takip etmek zor olduğu gibi etiketleri takip etmek daha da zor, alışveriş yaptığınız markete 2 gün sonra gittiğinizde; eski ürün fiyatını bulmak daha da zor. Bu gidişle garibanın ekmek yemesi çok daha zor olacak! Kemerleri sıkalım! Gariban kemer sıkmaya, idare etmeye alışık alışık olmasına da;
Zengin, doyumsuz bazı insanoğlu varlığını, parasını, ekmeğini paylaşmaya alışık mı ya da aza tamah ederek yaşamaya alışmayacak mı?
Gariban kemer sıkıyor da zengin dengeyi sağlıyor mu?
Birinin sıkması ve diğerinin kendine bonkör olması ile bu devran böyle gitmez a dostlar!
Sistemi temelden yeniden inşa etmek gerekir.
Alıp başını giden enflasyon, bir gece de yükselip inen borsa, zamların hızına yetişemeyen halk, neye göre kime göre arttığı belli olmayan fahiş fiyatlara çıkartılan ev ve iş yeri kiraları, yasaların öngördüğü yüzdelik zamma uymayan mülk sahipleri hangisini demeli?
Önceden emekli ikramiyesi ile vatandaş ev alabiliyor iken
şimdinin emekli ikramiyesi ile evin hayalini bile kuramayan emekli vatandaş şimdi aynı mı?
Hani bir söz vardır ya;
tavuk mu yumurtadan çıkar yoksa yumurta mı tavuktan çıkar sorusu gibi;
Bu kadar usulsüzlükler nereden çıkıyor, kim çıkartıyor, neye göre çıkıyor millet olarak anlamış değiliz!
Bırakın bıçağın kemiğe dayanmasını, kemik un ufak oldu bile..
2000 yılında ki devalüasyon da bile ülke bu hale gelmemişti.
TL' nin pul olduğu bir dönemde iyilikten bahsetmek ne mümkün.
İyisi pek bilinmiyor ama kötüye giden çok şey var!
Ülkenin siyaseti, ekonomisi, tarımı, üretimi, eğitimi, düzeni, milleti hepsi tahdit altında!
Zenginin daha zengin , fakirin daha da fakir olduğu bu sistem kesinlikle değişmeli!
Kazancın yarısını vergi olarak ödeyen vatandaş; elinde hiçbirşeye yetmeyecek kalan parası ile ne yapacağını düşüne dururken;
Vizyona yeni giren film;
"Aldığımız nefesin vergisi" ise çok yakında sinemalarda duyurusunu da buradan yapmış olalım!
Bir de kendi ülkesinde mülteci olan "Türk Milleti"nin durumu ayrı, onu da başka bir başlık altında yazacağım.
Bir çırpıda anlatmak kolay gibi gelebilir fakat üstesinden gelmeye çalışan halk olarak işimiz zor!
Zor olan diğer bir konu ise yaşamaya çalışmak...
Ruh sağlığımızı korumaya çalıştığımız şu günlerde ise;
Aslanın ağzında olan ekmeğin midesine indiğini öğrendikten sonra mideye doğru azimle bi yolculuk başladı.
Bakalım ekmek davasının galibi kim olacak?
Mağlup galip kim olacak bilinmez ama tek bilinmesi gereken şey;
Artık insanların refahının, rahatının olmadığı..!
Hakikaten yeter artık!
Bir babanın, evladına ekmek götüremediği için çaresizlikten gözyaşlarına boğulduğu ana şahitlik yapmak istemiyoruz, bir ananın yavrum üşüyor diyerek sarmalayışını görmek istemiyoruz. Ne babalar çaresizlikten gözyaşı döksün, ne analar yavrusu için feryat etsin. Hele evlatlar; küçücük bedenlerinde bu sistemin ağır bedellerini ödemesin!
Gözleri yaş değil, umutla dolu olsun!
Artık yeter!
Bıktık, usandık, yıldık!
Bu gidişata artık ya dur denmeli
Ya denmeli!
Yoksa ne ülke kalacak ne ekonomi ne de halk!
Umarım bu çöküşün altında bi ferahlık vardır,
Ne bileyim işte insan öyle umut ediyor.
Sağlıcakla kalın!
